Ağır Metaller

AĞIR METALLER

Ağır metaller genel olarak relatif yoğunluğu yüksek (5’in üstünde) olan elementler olarak tanımlanır. Ancak sağlık terimi olarak tanımlanmada halen bir tartışma söz konusudur. Bu anlamda, bu metalleri ve yarı metal bileşimleri, potansiyel olarak, çevremize zarar veren ve insan için toksin oluşturan maddeler olarak düşünmek daha iyi olur.

Ağır metal zehirlenmesi şiddetli ve kronik olabilir. Bu ağır metallerin bazıları aşağıda belirtilmiştir.

Kurşun

Civa

Demir

Kadmiyum

Talyum

Bizmut

Arsenik (teknik olarak metal olmamakla beraber, bazı metal özellikleri taşır.)

Bu metaller vücuda; sindirim, soluma veya deri yoluyla emilerek girebilir.

Vücudun yumuşak dokularında depolanır. Ağır metaller emildiğinde, proteinleri bağlar, enzimatik aktivitelerde bozulmalara sebebiyet vererek vücudun tüm organlarına zarar verirler.

En ciddi risk ve tehlike oluşturanların bazılarına aşağıda değinilmiştir.

Kurşun 

kursun

En yaygın ağır metal zehirlenmelerinin başında Kurşun zehirlenmesi gelmektedir. Geçmiş dönemlerdeki vaka artışlarından ötürü, kurşun, boya, petrol ve konserve gıdalarda kullanımı çoğu ülkelerde yasaklanmıştır. Ancak günümüzde halen bir tehdit oluşturmaktadır. Su boruları ve bazı boyalarda ve bunun yanında bataryalarda halen bulunmaktadır.  Amerika Hastalık kontrol ve önleme merkezleri bu durumun çocuklar için risk oluşturduğunu öngörerek, kurşuna maruz kalınabilecek yerlerde, çocuklara herhangi bir nörolojik hasar oluşturmaması için çocukların gözlemlenmesini tavsiye etmektedir.

 

Başta çocuklarda olmak üzere sinir sistemi ve beyinde ağır tahriplere yol açan bir sağlık problemidir. Bu tür durumların genetiksel olarak diğer nesillere taşınması söz konusudur. İnsanda Hareket Kabiliyeti azalması, Dikkat kaybolması, Duyma zorluğu, Böbrek rahatsızlığı, Zeka Gelişiminin olumsuz etkilenmesi ve insan gelişiminin yavaşlaması gibi durumlara yol açabilir. Vücudun tolere edebileceği dozun aşılması halinde ani ölümlere bile sebebiyet verebilmektedir.

Civa

civaCiva doğada mevcut olan ağır metal elementlerinden biridir.  Yer kabuğunda dağılmış vaziyette bulunmasına rağmen, başta insan faaliyetleri olmak üzere çeşitli sebeplerden ötürü atmosfer, göl ve akarsu ekosistemlerinin bazı kısımlarında yoğunlaşmaktadır. İnsan ve hayvanlar bu ekosistemlerde yaşayan canlılarla beslendikleri yada uzun süre bulunmaları durumunda civa zehirlenmesine maruz kalabilirler.

Civa zehirlenmesinde başlıca semptomlar şiddetli karın ağrısı, dizanteri benzeri ishaller ve kanamadır.. üçüncü günde akut tübüler nekroz gelişebilir. inhalasyon (sıvı ilacın buharlaştırılıp solunumla verilmesi) yoluyla alınırsa salivasyon (salya artışı), stomatid, ağızda metalik tad, solunum yolları enfeksiyonu ve pnömoni, kan-beyin engeli aşıldığında, merkezi sinir sistemi bulguları olarak başağrısı, kas hareketlerinde düzensizlik (ataksi) ve havale gözlenir. İnsan vücudunda kalıcı bozukluklar bıraktığı gibi, bu bozukluklar hamilelikte bebeği de son derece olumsuz etkileyebilmektedir. Bazı kaynaklar, civanın ölüme yol açması için 1 gr dozun yeterli olabileceği belirtilmektedir.

Günümüzde civa kaynakları arasında aşılar, amalgam dolgular ve balıklar (özellikle derin deniz balıkları) gelmektedir.

Dr. Joseph Mercola tarafından ele alınan bir makalede, Civa içeren amalgam dolguların, birşey yendiğinde ya da içildiğinde, dişler fırçalandığında ve yahut sakız çiğnendiğinde, civa buharı çıkışına neden olduklarını gösteren bulguların olduğu belirtilmektedir. Civa buharı hücre membranlarının içinden geçip kan-beyin bariyerini aşarak merkezi sinir sistemine ulaşabilmektedir. Solunan civa buharının % 80’ini akciğerler emilerek kana geçebilmekte, akciğerlere, böbreklere, sinir sistemi, solunum sistemi, sindirim sistemi ve bağışıklık sisteminde hasarlara neden olabilmektedir.  Son derece güçlü bir nörotoksin olan Civanın standart bir termometre içerisindeki bulunan miktarı bile küçük bir gölü kontamine etmeye yetebileceği ifade edilmektedir. Bunun yanında, küresel civa salınımlarının ciddi seviyelere geldiği ve bunun dünya denizlerindeki balıkların % 84’ünde tehlikeli miktarda civa birikmesi ile sonuçlandığını ifade edilmiştir.

Arsenik

arsenikArsenik zehirlenmesi endüstriyel bölgelerde, kontamine olmuş şaraplardan veya kaçak içkilerden dolayı meydana gelebilir. Bunun yanında geçmiş yıllarda ve hatta günümüzde suikast ve intiharlarda halen kullanılan bir madde olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda bitkisel preperatlar veya diyet süplemanlarının kontaminasyonu ile de arsenik zehirlenmesi gerçekleşebilir. Ölümcül doz 100 ile 300 mg arasında değişmektedir. Arsenik zehirlenmesine semptomları arasında kalp çarpıntısı, tansiyon düşüklüğü, şoklar, mental değişiklik, sayıklama, nöbetler ve koma sayılabilir.

Yaklaşık 20 yılı kapsayan bir çalışmada içme sularından kaynaklanan ve düşük ve orta seviyede Arsenik’e maruz kalmış 3575 orta yaşlı ve yaşlı bay ve bayan incelenmiştir. Bu çalışma sonucunda Arsenik’in 1184 kişide ölümcül veya ölümcül olmayan kardiovasküler rahatsızlıklara sebebiyet verdiği bulunmuştur.

Kaynaklar:        http://www.patient.co.uk/doctor/heavy-metal-poisoning

http://www.mercola.com/article/mercury/mercury_elimination.htm

http://www.epa.gov/ttnatw01/hlthef/mercury.html

http://koonceconsulting.com/lead-poisoning-everyone-is-in-danger

http://emedicine.medscape.com/article/812953-overview